Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:
Kuklacı Felek Usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer:
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun.
Bana da sapık, dinsiz der durursun.
Peki, ben ne görünüyorsam oyum.
Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?
Varlık yokluk derdini aklından sil.
Bırak öteleri de kendini bil.
Doldur şarabı, geniş bir nefes al.
Kaç nefes alacağın belli değil.
Bir elde kadeh, bir elde Kuran.
Bir haramdır işimiz, bir helal.
Şu yarım yamalak dünyada,
Ne kafiriz, ne tam Müslüman.
Elimde olsa bu dünyayı kötülerdim,
İyisine de, kötüsüne de yuh çekerdim.
Daha doğrusu bu aşağılık yere,
Ne gelirdim, ne yaşardım, ne ölürdüm.
Yüce varlık bize bir beden verince,
Sevmesini öğretti her şeyden önce.
Sonra şu delik deşik yüreğimize,
Mana incileri sakladı binlerce.
Ey Kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş.
Şu devamlı kurulup dağılan evrende,
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Dinle dinsizliğin arası bir tek soluk;
Düşle gerçeğin arası bir tek soluk.
Aldığın her soluğun değerini bil.
Bütün yaşamak macerası bir tek soluk.
Şeyh fahişeye demiş ki: -Utanmaz kadın;
Her gün şarhoşsun, onun bunun kucağındasın.
Doğru, demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen?
Sen bakalım şu göründüğün adam mısın?
Gönlüm, aranıp dünleri feryat etme,
Kam almak için yarınlar icat etme.
Dünler düş olup gitti, yarınlarsa hayal.
Cahilce şu gerçek günü berbat etme
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!
Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?
Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?
Camiye gittim, ama Allah bilir niye:
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
Beni böyle yaratan sen değil misin?
Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik;
Bildiklerimizle övündük, eğlendik.
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra?
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik.
Dostum, olan olmuş, vahlanma boşuna;
Dünyayı kara zindan etme başına.
Yaşamana bak, elinden tek gelen bu:
Olacakları danışan var mı sana?
Bu dünya iki kapılı bir han,
Girdi mi dertlere düşer insan.
Tanınmadan yaşamak en iyisi:
Elinde olsa da hiç doğmasan.
Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?
Hayyam, günahım var diye tasalanma,
Bunun için dertlere düşmek boşuna.
Günah olacak ki Tanrı bağışlasın:
Rahmet neye yarar günah olmayınca.
Gün doğarken sabah horozları niçin
Acı acı bağrışırlar, bilir misin?
Tan yerini gösterip derler ki sana:
Bir gecen geçti gidiyor; sen nerdesin?
Putların, Kabenin istediği: Kölelik;
Çanların, ezanın dilediği: Kölelik;
Mihraptı, kiliseydi, tespihti, salipti
Nedir hepsinin özlediği? Kölelik.
Seccadeye tapanlar eşek değil de nedir?
Küfelerle riya çamuru yüklenirler gezerler.
İşin kötüsü, din perdesi arkasında bunlar,
Müslüman geçinirken gavurdan beterdirler.
Bu çürük temelli kubbede neyiz ki biz?
Tasta delik arayan karıncalar gibiyiz.
Ne korku, ne umut kapılarını bilen
Şaşkın, gözü bağlı, avanak öküzleriz.
Bilmem, Tanrım, beni yaratırken neydi niyetin,
Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin;
Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen
Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.
Hiç bir şey bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar.
Şu cahillere bak, dünyaya egemen onlar.
Onlardan değilsen eğer, sana kâfir derler.
Onlara aldırma Hayyam, yoluna devam et.
Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana “kötü” demelerinde.
İçelim çünkü ne nereden geldiğimizi biliyoruz,
Ne de niçin geldiğimizi.
İçelim çünkü ne gitme sebebini biliyoruz,
Ne de ne zaman gideceğimizi…
Ömer Hayyam
Bir yanıt yazın