Seküler Hümanizm son 30 yıldır kullanılan, aşağıda yazılı unsur ve prensiplere dayanan dünya görüşünü ifade eden bir terimdir.
– Dogmaların, ideolojilerin, ve geleneklerin; politik, dini veya sosyal olsun, her bir birey tarafından test edilip, ölçülmesi; direk olarak kör inanç temel alınarak kabul edilmemesi gerektiği inancıdır.
– Beşeri problemlere çözüm bulmada, önemli beşeri soruları yanıtlamada, kör inanç ve mistizm yerine, gerçekci delilleri, ve bilimsel araştırma metodlarını kullanmaya bağlılıktır.
– Hem birey, hem insan türü için gerçekleştirme, büyüme, ve yaratıcılıkla dolu temel bir ilgidir.
– Tarafsız gerçeği sabit arayış, yeni bilgi ve deneyimlerin, onun, gözümüzdeki hatalı algılanmasını değiştireceğini anlamaktır.
– Bu hayata bir ilgi, ve onu; kendimizi, geçmişimizi, entellektüel ve artistik eserlerimizi, ve bizden farklı olanların düşüncelerini daha iyi anlayarak anlamlı hale getirmeye bağlılıktır.
– Yaşayabilir bireyi, ahlaki kuralların sosyal ve politik prensiplerini bir arayış ve onları insaoğlunun ve bireylerin sorumluluğunu güzelleştirebilme yeteneğine göre yargılamaktır.
– Sağduyulu bir inanç; fikirler, iyi niyet ve anlayış için özgür bir ortam; ilerleme, kendimiz ve çocuklarımız için daha güzel bir dünya kurmak için gerçekleştirilir.
Seküler Hümanistler dini ve doğaüstü iddialara nasıl bakıyorlar ?
Seküler hümanistler, naturalizm adı verilen, doğal evrenin dışında kalan, maddesel olmayan veya doğaüstü olan zebani, tanrı, ya da diğer ruhsal varlıkların evrendeki fizik kanunlarının yerini almadığına inanan bir dünya görüşünü kabul ederler.
Doğaüstü olaylar; mucizeler ve psi fenomenler, ESP (duyu organlarını kullanmadan haberleşme) ve telekinesis gibi, körü körüne reddedilmez fakat büyük bir kuşkuyla bakılır.
Seküler Hümanistler Ateist Midir ?
Seküler Hümanistler kendilerini ateist ya da agnostik olarak ifade eder. Seküler hümanistler, Hristiyan fundamentalizminden liberal inanç sistemlerine, Budizmden ateizme kadar oldukca değişik felsefi ve dini geçmişlere sahiptirler. Kimileri bir dönem süren deistlikten sonra huzurlu bir seküler hümanist olmuştur. Deistler bütün evreni yaratan bir tanrının var olduğunu, veya bir zamanlar var olduğunu, fakat daha sonrasına karışmadığını ve dinleri göndermediğini düşünen kimselerdir.
Seküler hümanistler, problemlerini çözmede ya da davranışlarına yol bulmada tanrılara veya doğaüstü güçlere bel bağlamazlar. Bunun yerine, sağduyuyu, tarihten alınan dersleri, ahlaklı bir temel oluşturmak ve anlamlı bir yaşam yaratmak için kişisel deneyimlerini kullanırlar. Seküler hümanistler, hepimizin paylaştığı evrende neyin doğru ve gerçekci olduğunu anlamak için bilimsel metodları en güvenilir bilgi kaynağı olarak görürler ve yeni keşiflerin yaşamı anlama şeklimizi değiştirip, genişleteceğini ve belki de etik konuları ele alışımızı değiştireceğini kabul ederler.
Seküler Hümanizmin Ortaya Çıkışı…
Seküler Hümanizm, organize bir felsefi sistem olarak yeni ama temeli Stoics ve Epicurians gibi klasik Yunan düşünürlerin fikirlerinde ve Çin Konfüçyanizminde bulunabilir. Bu felsefeler, sorunları çözmede tanrıları değil insanları çare olarak gördüler.
Avrupa’nın karanlık çağlarında, hümanist felsefeler kilisenin politik gücü sayesinde bastırıldı. Egemen olan dini dogmaları hedef alan düşüncelerini açıklayan kişilerlerse sürgün edildiler, işkence gördüler veya idam edildiler. Sanatın, müziğin, edebiyatın, felsefenin ve bilimin geliştiği 14. ve 17. yüzyıllar arasında süren Rönesans Dönemine kadar hümanist düşüncenin tanrı merkezli inanca alternatif olmasına izin verilmedi. 18. yüzyıldaki aydınlanma çağında, bilimin gelişmesiyle, filozoflar rahatlıkla kilisenin otoritesini eleştirebilmeye ve özgür düşünceye akın etmeye başladılar.
19. yüzyılda Amerika ve Batı Avrupa’daki özgür düşünce hareketi insanların kör ve batıl inançları zulüm görmeden reddedebilmesini olası kıldı. Bilimin ve teknolojinin gelişmesi, Mark Twain ve Robert G. Ingersoll gibi ünlü düşünürlerin dini inançlara meydan okumasıyla beraber, bu dünyayla öteki dünyaya oranla çok daha fazla ilgilenenen hümanist felsefenin öğelerini Hristiyan kiliselerine bile taşıdı.
20. yüzyılda bilimadamları, filozoflar, ve ilerici ilahiyatçılar, organize olup hümanist alternatifi kör-inanç tabanlı dünya görüşlerine karşı güçlendirmek için çaba sarfetmeye başladılar. Bu ilk organizatörler, hümanizmi, doğaüstü güçlerden yoksun bir manevilik; insanların, hayatlarına kılavuzluk edecek düzenli bir etik/felsefi sisteme olan ihtiyaçlarını karşılayan, teistik olmayan bir din olarak sınıflandırdılar. Son 30 yılda, doğaüstücülüğü uygulanabilir bir felsefi düşünce olarak reddedenler laik hayat görüşlerini ifade etmek için “Seküler Hümanizm” terimini benimsediler.
Eleştirmenler genelde Seküler Hümanizmi bir din olarak sınıflandırıyorlar. Yine de Seküler Hümanizm tanrı inancı ve kutsal düzen gibi dini karakteristiklerden yoksun. Seküler hümanistler, ahlakı, sosyal ve kanuni idareyi ve bilimsel metodları, doğaüstü güçlerle, misitizm ve kutsal unsurlarla ilgilenen dinin değil felsefenin alanı olduğunu düşünürler.
O zaman, Seküler Hümanizm, beşeri meselelere odaklanan bir felsefe ve dünya görüşüdür ve bizim için önemli olan sorunları rasyonel ve bilimsel metodları kullanarak aşmayı hedefler. Seküler Hümanizm, kör-inanç tabanlı dini sistemlerle bir çok konuda ayrı düşüncelere sahip olsa da amacı insanları mutlu sona ulaştırmaktır. Bu sonu gerçekleştirmek için, Seküler Hümanizm, anlayışa, şefkate; bilimsel metodları, ciddi analizleri ve felsefi düşünceyi anlamaya bağlılığı destekler.
Bir yanıt yazın