Gaugamela Savaşı MÖ. 331 yılında yapıldı ve Makendoya kralı Büyük İskender ve Pers kralı Darius arasındaki son karşılaşmaydı. İskender savaşı net bir şekilde kazandı ve Asya’nın Kralı ünvanını aldı. Savaş, Kuzey Irak’ta bugünki Dohuk şehri yakınlarda bulunan Gaugamela köyü civarında yapıldı.
MÖ. 336’da babasının suikaste kurban gitmesinden sonra 19 yaşında tahta geçen İskender, bütün Asya’yı fethetmek amacıyla ordusuyla beraber Makendoya’yı terk etti. Çanakkale Boğazı’nı geçtikten sonra Memnon isimli general komutasındaki bir Pers ordusunu Biga Çayı yakınlarında yendi. Darius ve generalleri İskender’i bir çocuk olarak görüyor ve küçümsüyordu.
İskender sonra Bodrum’a geçti ve burada Memnon’u tekrar yenilgiye uğrattı. En sonunda, Darius ve İskender MÖ. 333’de Issos Savaşı’nda kozlarını paylaştı. Issos ovası, Hatay’a bağlı Erzin ilçesinin birkaç kilometre batısında bir ova. Ve savaşı tekrar İskender kazandı. Üstelik Darius’un ailesini, karısını, eşini ve kızlarını da rehin aldı.
Bunun üzerine Darius, İskender’e imparatorluk topraklarının yarısını, ve kendi kızlarıyla evlenmesini teklif etti. Ama İskender bunu rüşvet olarak gördü ve kabul etmedi. Ve Darius’u son bir savaşa çağırdı.
İskender buradan Akdeniz kıyılarına ilerledi ve Tyre şehrini 7 aylık bir kuşatmadan sonra fethetti. Sonra Kudüs’e ve oradan Mısır’a girdi. Ve sonra Darius’la son savaşını yapmak üzere Irak’a doğru ilerlemeye başladı.
Darius imparatorluğunun her yerinden asker toplayarak çok büyük bir ordu kurdu ve o da İskender’in üzerine yürümeye başladı. İki ordu Gaugamela’da karşı karşıya geldi.
İskender’in en önemli generallerinden biri olan Parmenion, İskender’e Pers kampına gece saldırmalarını söylese de İskender “ben bu zaferi çalmak için Asya’ya gelmedim” diyerek bu öneriyi reddetti. Gece boyunca Darius’un içini korkuyla doldurması için Phobos’a dua etti.
Sabah ise çok geç uyandı. Çünkü “savaşı zaten kazandık” diyordu. Oysa İskender’in askerleri ve generalleri çok daha farklı düşünüyorlardı ve açıkçası endişeliydiler. Ve haksız da değillerdi.
Karşılarında kanatları kendi kanatlarından çok daha geniş ve sayıca onlardan çok daha üstün bir ordu vardı. Kanatlarını koruyabilecek hiçbir doğal engel yokken, Makedonlar kuşatılmaya nasıl engel olacaktı? Bunun da ötesi, 15 dev gibi savaş fili ve hepsinden de korkuncu 200 kadar savaş arabası Perslerin daha önceden düzleştirdiği ve engelsiz hale getirdiği alanda onlara karşı savaşacaktı.
Peki İskender nasıl oldu da kendisinden çok daha büyük bir orduyu yenebildi?
Manevra Savaşı VS Yıpratma Savaşı
“33 Stratejide Savaş” isimli kitabında Robert Greene yıpratma savaşı ve daha gelişmiş olan manevra savaşı arasındaki farkı açıklar. Yıpratma savaşı düşmanla direkt kafa kafaya çarpışmak ve onun savaşa sürebileceğinden daha fazla askerini öldürmektir ama bunun maliyeti çok yüksek olur. Manevra savaşı ise düşmanını yok etmeden önce onu savunmasız bir pozisyona sokmaktır.
Karşınızdaki kişi sizi 100 kg ve siz de onu 50 kg güçle itiyorsanız, nasıl kazanırsınız?
Gaugamela Savaşı bir manevra savaşıydı. İskender, tam da Darius’un istediği şekilde bir yıpratma savaşını kazanamazdı. Ve bunu çok iyi biliyordu. İskender’in kanatlarını koruması ve herhangi bir kuşatmaya engel olması gerekiyordu ve ortada büyük bir problem vardı: sayısal dezavantaj.
İskender’in ordusu 45.000 kadar ağır ve hafif piyade, 7000 kadar da süvariden oluşuyordu. Buna karşılık Darius’un ordusu 80.000 piyade ve 40.000 süvariye sahipti.
Savaşın Başlangıcı
İskender ordusunu çapraz bir pozisyonda dizerek ve bütün ordusuyla sağa doğru ilerleyerek savaşa başladı. Bu Epaminondas tarafından bulunmuş ve sayesinde Leuctra’da Sparta’yı bozguna uğrattığı taktikti. Ve Atatürk tarafından da Başkomutanlık Meydan Savaşı’nda uygulanmıştı.
İskender’in (sarı renkli ordu) bunu yapmasının 3 avantajı vardı. 1) Birliklerini gittikçe sağa kaydırarak Darius’un savaş arabaları için önceden hazırladığı düz araziden kurtulup, savaş arabalarının etkisini azaltmak. 2) Persler kendi kanatlarını germek zorunda kalacakları için kuşatma riskini azaltmak. 3) Çapraz dizim sayesinde, Parmenion komutasındaki sol kanadın olabildiğince korunmasını sağlamak.
İskender sağdan veya soldan gelebilecek olası bir kuşatmaya karşı öndeki piyadelerinin gerisine de ordunun arkasını korumak üzere bir piyade birliği yerleştirmişti.
İskender’in zeki planı Darius’un kendi gücünü ona karşı kullanmaktı. Eğer doğru bir manevra yaparsanız düşmanın kendi gücünü bir zayıflık haline getirerek ona karşı kullanabilirsiniz.
Az önce verdiğim örnekte, karşınızdaki sizi 100 kg ve siz de onu 50 kg güçle iterse yenilirsiniz. Ama aniden bir manevrayla onun arkasına geçerseniz bir anda 100+50=150 kg güçle onu yere yapıştırırsınız.
Eğer bir şeye çok güveniyorsanız, o elinizden alındığı zaman neye uğradığınızı şaşırır ve ne yapacağınızı bilemezsiniz. Düşmanınız bir şeyi elinde tutmak istiyorsa, onu kaybetmemek için her şeyi yapar ve Gaugamela’da tam bu oldu.
İskender ordusunu sağa doğru ilerlettikçe Darius’un çok güvendiği savaş arabaları için önceden hazırlattığı düz zemin bitiyordu ve Darius paniğe kapıldı. Ve savaş arabalarına çok erken saldırı emri verdi. Böylece Darius’un önünde, onu savunabilecek bir birlik kalmadı.
İskender’in kendisinden çok daha büyük bir orduyu bu şekilde tuzağa düşürmesi size garip gelebilir. Ama şu var:
İskender, Persler hakkında her şeyi biliyordu. Savaş düzenlerini (birliklerini, sayılarını, dizilişlerini) çok iyi biliyordu. Nasıl savaştıklarını biliyordu. Ve Perslilerin onu, en az kendisinin Perslileri iyi bildiği kadar iyi bildiğini biliyordu.
Yani bu İskender’in onlara tam da bekledikleri şeyi nasıl göstermesi gerektiğini bildiği ve onların buna nasıl cevap vereceklerini çok iyi tahmin ettiği anlamına geliyordu.
Bir diğer ifadeyle, bir boğa güreşçisi boğayla ringe çıkmadan önce boğa hakkında nasıl her şeyi biliyorsa, İskender de Persler hakkında her şeyi biliyordu.
Boynuzlarının nerede olduğunu, kırmızı pelerini görünce nasıl tepki göstereceğini ve tam kalbinden bıçaklayabileceği zayıf noktasının nerede olduğunu biliyordu.
İskender’in – babası 2. Philip tarafından geliştirilen – standart savaş taktiği, piyade ünitelerini yani falanjları merkezde veya sol kanatta düşmanla temasa geçirmek ve düşmanın en iyi piyadelerini burada kilitledikten sonra süvarileriyle düşmanın sol kanadının yanından dolanıp arkasına geçmek ve sonra merkeze ilerleyip düşmanın merkezini düşmanın önündeki piyade ve düşmanın arkasındaki süvarileri arasında sıkıştırıp yok etmeye dayanıyordu.
İskender bu taktiği daha önce Perslere karşı başarıyla uygulamıştı ve bu taktiği tekrar göstermenin onlara çok tanıdık geleceğini biliyordu. Aynı zamanda Perslerin kendisini karşılamak için büyük bir süvari gücü topladığını görmüştü. İskender aynen bir boğaya kırmızı pelerini gösterir gibi, ağır piyadelerini merkeze ve sola yığdı ve kendisinin başında bulunduğu süvarilerine sağa doğru ilerleme emri verdi.
Ve aynen bir boğanın kırmızı pelerine cevap vermesi gibi Persler de süvarilerini İskender’i takip etmeleri için sola doğru yönlendirdi ve böylece İskender’in sol kanatlarını geçip arkadan saldırmasına engel olmak için hatlarını germeye başladı.
Boğa güreşçilerinin yani matadorların boğanın dikkatini çekmek için parlak ve kırmızı pelerin kullanmasının nedenleri var. Boğa çok dar görüşlü bir hayvan ve bu yüzden dikkatini çekmek çok zor.
Bu boğa için büyük bir dezavantaj çünkü kırmızı pelerini görebiliyor ama matadorun diğer elindeki kılıcı göremiyor. Matadorun standart taktiği boğanın pelerini sadece takip etmesi değil, aynı zamanda bunu belli bir hat üzerinde yapması ve kafasını indirip pelerine tam da matadorun istediği yerden boynuzlarını geçirmesi.
Eğer matador bu istediğini yapabilirse ve boğa boynuzlarını indirip pelerine vurursa tam bu noktada boğanın kürek kemikleri arasındaki 10 santimlik savunmasız bölge açılacak ve matador tam buradan hayvana kılıcını saplayabilecek. Eğer her şey yolunda giderse matador boğayı, boynuzlarını indirdiği anda bıçaklayıp dövüşü kazanacak ve tabi ki eğer başaramazsa boğanın boynuzları karşısında savunmasız kalacak ve boğa kazanacak.
İskender sağa doğru ilerlerken ve Pers süvarilerini de beraberinde çekerken, onu takip eden hafif piyadeleri vardı. Bunlar çok hızlı koşabilen ve peltast adı verilen hafif piyadelerdi ve düşmana fırlatmak üzere sapanlarla, mızraklarla ve kişisel savunma için de bir kılıçla silahlandırılmıştı. Bu hafif piyadeler, İskender’in süvarilerinin hemen yanındaydı. O gün çok kuru bir gündü, süvariler yüzünden savaş alanı çok tozluydu ve Persliler onca toz arasında süvarilerin arkasındaki bu hafif piyadeleri göremediler.
İskender süvarilerini sağa doğru ilerlettikçe ve ilerlettikçe ve Pers süvarileri köşeden dönmesine engel olmak için onu (kendi sollarına doğru) takip ettikçe Pers hatları açılmaya başladı.
Pers süvarileri sayıca çok daha fazlaydı ama tam da bu yüzden hareket halindeyken Makedonya süvarilerinin sahip olduğu “bir aradalıktan” yoksundular yani düzenli safları koruyabilme yetenekleri yoktu. 100 tane anaokulu öğrencisini parkta gezdirdiğinizi düşünün ve sonra 20 öğrenciyi gezdirdiğinizi düşünün. Persler hatlarını gerdikçe farklı birlikler arasında boşluklar oluşmaya başladı.
Aslında yüksek sayılarıyla boşlukları kısa zamanda kolayca doldurabilirlerdi ama “zaman” İskender’in onlara asla vermeyeceği bir şeydi ve vermedi de. İskender düşmanın merkezi ve sol kanadı arasındaki boşluğu gördüğü anda bütün süvarilerini ansızın sola doğru döndürüp merkeze yönelme emrini verdi. İskender’in süvarileri az önce yaptıkları gibi sağa doğru yavaşça ilerlemek yerine son sürat merkeze doğru dört nala koşmaya başladılar. Tam o anda Perslerin İskender’i takip eden süvarileri de dönüp İskender’i takip etmeye kalkıştı.
İşte tam bu noktada İskender’in peltastları devreye girdi. İskender aniden U dönüşü yaptığı anda peltastları Pers süvarilerinin tam önünde kaldı. Darius’un süvarileri İskender’e dalmak yerine daha önce hiç görmedikleri ve aniden ortaya çıkan peltasların attığı yüzlerce taş ve mızrağın üzerine daldı. Bu onları tamamen yok edecek kadar güçlü bir saldırı değildi ama 7000 süvarisiyle Pers hatlarındaki boşluğa dört nala saldıran İskender’i engellemelerini durduracak kadar momentum kaybetmelerini sağladı.
Eğer Amerikan futbolu izliyorsanız bu hamleyi sürekli görürsünüz. Forvet oyuncusu topu havada kapar ve aniden sağa ya da sola doğru koşmaya başlar. Defans oyuncuları onu takip etmeye başladıkça defans bölgesinde bir boşluk oluşur ve forvet aniden ters yöne doğru koşmaya başlar ve bu boşluğu kullanarak sayı yapar.
Perslerin ordusu dev gibiydi ama sayıları işgal ettikleri tüm bölgelerden gelen birliklerle şişirilmişti. Kendi birlikleri yani ağır piyadeleri ve elit Baktriyalı süvarileri Pers ordusunun asıl savaşçı gücüydü. İskender Perslerin en iyi piyadelerini merkezde ve solda kilitlemişti. Süvarilerini ise sürekli gererek savaş alanının dışına taşımış ve peltastlarıyla kilitlemişti. Pers hatlarındaki boşluğu görüp oraya son sürat saldırmaya başlamıştı. Bu noktada Darius ve İskender arasında etkili tek bir savaş birliği kalmamıştı. Darius savaş alanından kaçtı. Çünkü bunu yapmaması intihar olurdu.
Aslında İskender Darius’u kovalamak ve yakalamak istiyordu ama Makedon ordusunun sol kanadında işler iyi gitmiyordu. Perslerin sayısal avantajı etkisini göstermeye başlamıştı ve Parmenion komutasındaki sol kanat çökmek üzereydi. İskender ordusuyla beraber geriye döndü ve zor durumda olan sol kanadına yardıma gitti.
İskender’in ordusu en fazla 500 piyade ve 1000 süvari kayıp vermişti ama Perslerin kaybı 40.000’i buluyordu.
Darius kaçtığı haberini alan ve ordudaki Persli olmayan tüm askerler savaşı bırakıp kaçmaya başladı. Böylece bir süre içinde Pers ordusu tamamen dağıldı. Çünkü kral ortalıktan kaybolduktan sonra savaşmaya niyetleri yoktu. Savaş tam bir bozgunla sonuçlandı ve İskender Pers imparatorluğunun kalbine kadar hiçbir direnişle karşılaşmadan ilerleyebildi.
Aşağıdaki video Oliver Stone’un 2004 yılında çektiği “İskender” isimli mükemmel filmden alıntı. Videoda Gaugamela Savaşı anlatılıyor. Aslına bakarsanız bence bir filmde izleyebileceğiniz en muhteşem savaş sahnelerini içeriyor. Videounun altında İskender’in ve Darius’un hamlelerini dakika dakika bulabilirsiniz.
2:03 > İskender süvarileriyle sağa doğru koşarak kuşatma hareketine başlıyor.
3:49 > İskender sağa doğru ilerledikçe Bessus da onu takip ediyor.
4:17 > Savaş arabalarına hazırlanan Makedon piyadeler hatlarını açıyor.
4:55 > Sol kanadın komutanı Parmenion endişeli bir şekilde düşmanı bekliyor.
5:34 > Pers ordusunun sağ kanadı ve merkezi arasında boşluk oluşuyor.
5:40 > İskender hemen boşluğu görüyor.
6:04 > İskender tüm süvarilerine aniden sola dönme emri veriyor.
6:22 > Bessus durumu fark edip, o da geriye dönmek istiyor ama aniden tozların arasından beliren peltastları görüyor.
6:30 > Peltastlar, Bessus’un süvarilerini bloke ediyor.
7:56 > Parmenion sol kanadın zor durumda olduğunu bildirmesi için bir askerini İskender’e yolluyor.
8:06 > İskender ve süvarileri son sürat Darius’a doğru ilerliyor.
8:28 > Merkezdeki bir grup piyade de emir alıp saldırıya katılıyor.
9:05 > Darius’un hemen yanındaki toplama birlikler korkmaya başlıyor.
9:49 > Parmenion oğlu Philotas’u sol kanadın artık çökmek üzere olduğunu bildirmesi için İskender’e yolluyor.
10:10 > İskender, Darius’un çevresindeki zayıf birliklerle çatışmaya başlıyor.
11:49 > Darius’a iyice yaklaşan İskender mızrağını alıp Darius’un üzerine sürüyor ve mızrağı fırlatıyor.
12:10 > Korkan Darius hemen kaçmaya başlıyor.
12:34 > İskender süvarilerin toplanmasını ve Darius’un kovalanmasını emrediyor.
12:38 > Philatos, İskender’e ulaşıyor ve sol kanadın çökmek üzere olduğunu bildiriyor.
13:10 > İskender ordusunu kurtarmak için Darius’u bırakıp, Parmenion’a yardıma gidiyor.
Ayrıca bu videoda ise savaşın animasyonunu izleyebilirsiniz:
BozulusTurk says
Değerli emeğiniz ve anlatınız için teşekkür ederim
ali mert aktas says
harika anlatım elinize sağlık