Kutsal Teb Birliği, birbirini seven 150 çift eşcinsel askerden oluşan ve Yunanistan’ın büyük şehir-devletlerinden Teb’in ordusuna bağlı elit bir birlikti. M.Ö 378 yılında Tebli komutanlar Pelopidas ve Epaminondas tarafından kuruldu. Ünlü tarihçi Plutarch’a göre ordunun birbirini seven eşcinsel çiftlerden oluşmasının sebebi sevgililerin birbirlerini korumak ve kendilerini sevgililerin gözünde küçük düşürmemek için daha büyük bir hırsla ve korkusuzlukla savaşacağı mantığına dayalıydı. Ama aslında ordunun fikir babası ünlü filozof Platon’du. Platon “Sempozyum” adlı kitabında şunları yazmıştı:
Eğer bir ordu ya da hükümetin sadece birbirine aşık erkeklerden oluşması sağlanabilseydi, bu aşıklar onursuzluktan kaçarak ve daha onurlu olmak adına birbirlerini etkileyerek şehirlerinin en iyi valileri olurlar; ve ne zaman yan yana savaşsalar, sayıları bir avuç da olsa, tüm dünyayı yenebilirler. Çünkü hangi insan savaşta mevzisini terk ederken ya da silahını bırakırken sevgilisinin görmesindense tüm insanlığın onu görmesini tercih etmez? Böyle bir utancı yaşamaktansa bin kez ölmeye hazırdır. Ya da kim sevgilisi tehlikedeyken onu terk edebilir?
Gorgidas ilk başta askerleri ordunun bütün ön saflarına dağıttı. Ama bu onların birliktelik gücünü ve savaş yeteneğini gölgeliyordu. Daha sonra birliğin lideri olan General Pelopidas ve sevgilisi Epaminondas bu hatayı görüp tüm birlik askerlerininin birarada savaşmasını emretti. Pelopidas, Tebli çok zengin bir ailenin çocuğuydu; aksine Epaminondas ise yoksul bir aileden geliyordu. Birbirleriyle çocuk yaşta tanışıp bağlandıktan sonra Epaminondas onun çağrısına uymayıp evine gitmemiş ve zengin hayatı yaşamak istememişti. Bunun üzerine Pelopidas fakir bir hayat yaşamak üzere Epaminondas’ın yanına gitti. Çocukluk ve gençlik yılları sporla, bilimle ve savaşmayı öğrenerek geçti. M.Ö 384 yılında yapılan çetin bir savaşta Pelopidas 7 yerinden yaralandı ve bir grup ölünün yanında bayıldı. Epaminondas oraya koştu ve yardım gelene kadar bir grup düşman askerini sevgilisinden uzak tuttu. Teb Birliği’nde de ikisi her zaman en öndeydi.
O zamanlar Sparta, Boeotia’ya, yani Teb’in bulunduğu bölgeye tamamen hakimdi. 379 yılında Teb’i işgal edip bir kukla hükümet kurdular. Hükümet zengin ve soylu olduğu için tehlikeli gördüğü Pelopidas’ı sürgüne yolladı ama fakir ve tehlikesiz sandıkları Epaminondas’ın şehirde kalmasına izin verdi. Pelopidas Atina’da sürgündeki diğer Teblileri örgütlerken, Epaminondas ise şehirde gençleri ve diğerlerini örgütlüyordu. Bir gece Pelopidas 12 arkadaşıyla Atina’dan gelip, avcı kılığında şehre girdi. O sırada direnişçiler tarafından hükümet liderlerinden birini sarhoş etmek ve oyalamak için düzenlenen eğlence basıldı ve lider tüm adamlarıyla beraber öldürüldü. Pelopidas önderliğindeki bir başka grupsa öteki kilit adamın evini basıp öldürdü. Direnişçiler sokaklara çıkıp tüm halkı silahlandırmaya başladılar ve yakınlardaki bir kalede duran Sparta birliğinin etrafı sarıldı. 1500 kişilik Sparta birliği fazla bir direniş gösteremeden kaçtı.
Teb’in özgürlüğüne kavuşmasından sonra şehirde demokrasi ilan edildi. Artık sıra Boeotia’daki diğer şehirlerin Sparta’dan kurtarılmasına gelmişti. Kutsal Teb Birliği bu aşamada, 378 yılında, kuruldu. Epaminondas ve Pelopidas tarafından eğitilen Teb ordusu çağının en büyük gücü haline gelecekti. 3 yıl içinde Boeotia’daki tüm şehirler kurtarıldı. Sadece Orchomenus kalmıştı. Pelopidas, şehirdeki Sparta birliğinin bir başka şehire göreve gittiğini öğrenince savunmasız şehri işgal etmek için Kutsal Teb Birliği ve birkaç süvariyle saldırıya geçti. Ama şehre yaklaştığında Sparta’dan yeni bir birliğin şehre gönderildiğini öğrendi. Geri dönmeye karar veren Tebliler o sırada görevden geri dönen şehrin asıl birliğiyle karşılaştı. 300 kişilik Teblilere karşı 1500 kadar Spartalı vardı. Pelopidas, piyadeler yoğun ve kalın düzene geçene kadar süvarinin saldırmasını emretti. Hazır olunca saldırıya geçen Kutsal Teb Birliği, Sparta ordusunu ikiye ayırıp her iki kanada saldırdı ve Spartalıları bozguna uğrattı. Bu zafer askeri açıdan çok önem taşımasa da siyasi açıdan çok önemliydi. Çünkü Sparta’nın günlerinin sayılı olduğu ortaya çıkmıştı.
Sparta’ya asıl ve kalıcı darbe 4 sene sonra vuruldu. Yıllar süren siyasi gerilimden sonra iki ordu 371’de Leuctra yakınlarında karşılaştı. Teb ordusunun başında Epaminondas, Sparta ordusunun başındaysa Kral Cleombrotos vardı. O dönemlerde orduların en önemli bölümünü hoplit adı verilen ve ellerinde çok uzun mızraklarla karşı tarafa saldıran piyadeler oluşturuyordu. Her sırada arka arkaya 12 hoplit bulunuyordu. Birbirine saldıran iki taraf karşılaştığında düzeni bozulan taraf kaybediyordu. Yunan ordularında geleneksel olarak en iyi askerler her zaman ordunun sağ kanadına; daha zayıf ve tecrübesiz askerlerse sol kanada ve merkeze konuşlandırılırdı.
Epaminondas, kendisinden sayıca çok daha üstün olan Sparta ordusuna karşı çok zekice bir taktikle cevap vermeye karar verdi. En iyi ve güçlü askerlerini sol kanadına alıp (böylece Sparta’nın sağ kanadıyla karşılaşacaklardı) onların arka arkaya 50 kişi derinliğinde dizilmesini sağladı. Ama bu yüzden çok zayıf kalan sağ kanadı korumak için ordusunu çapraz bir şekilde yerleştirip sağ kanadı geride bıraktı. Hafif piyade hoplitlerin sağını, Kutsal Teb Birliği ve süvari ise solunu koruyordu.
Savaşın başında ordular birbirlerine karşı saldırıya geçti. Önce iki süvari ortada karşılaştı, Spartalılar biraz dayansalar da, Kutsal Teb Birliği’nin yetişmesiyle geri çekilmek zorunda kaldılar. Böylece serbest kalan süvari Spartalıların hafif piyadesini etkisiz hale getirip, sağ kanadın, Teblilerin 50 kişi derinliğindeki hoplitlerinin direk saldırı mevkisinde kalmasını sağladı. Sparta Kralı durumu çok geç fark etmesine rağmen sağ kanadı takviye etmeye kalkıştı ama bu Teb sol kanadının en önündeki Kutsal Teb Birliği’nin zamanında müdahelesiyle engelledi. Teb saldırısı gerçekleştiğinde Spartalıların 12 kişilik hoplitleri Teb askerleri karşısında çaresiz kaldılar ve dağıldılar. Sağ kanadı yöneten kral Cleombrotos öldürüldü. Bunun üzerine tüm Sparta askerleri savaş alanından kaçmaya başladı. Savaş o kadar hızlı bitti ki Teb’in zayıf kalan sağ kanadı, Sparta’nın sol kanadıyla karşılaşmadı bile. Spartalılar bu savaşta 1000, Tebliler 300 kişi kaybetti.
Epaminondas’ın uyguladığı bu taktik askeri açıdan bir devrim yarattı. İlk defa çapraz dizim kullanılmış ve ilk defa düşmanın hassas noktasına yoğun bir kuvvetle saldırılmıştı. Büyük İskender’in, yardımıyla tüm dünyayı fethedeceği bu taktik, yüzlerce yıl boyunca tüm büyük komutanlar tarafından uygulanacaktı. Ve Mustafa Kemal Atatürk de “Büyük Taarruz ve Sakarya Meydan Muharebelerinde” bu taktiğin gelişmiş bir modelini uyguladı.
Bu savaştan sonra Sparta’nın Yunanistan üzerindeki egemenliği tamamen sona erdi ve Teb Yunanistan’ın en büyük gücü haline geldi.
Uzun süren parlak bir dönemden sonra Epaminondas ve Pelopidas 4 yıl arayla savaşta hayatlarını kaybetmiş, Teb’in eski gücü kalmamıştı. O sırada kuzeyde yeni bir tehlike belirdi. Makedonya Kralı Philip ve oğlu İskender yakında bütün dünyayı işgal edecek korkunç ordularıyla güneye doğru ilerliyor ve tüm Yunanistan’ı tehdit ediyordu. 338 yılında Atina ve Teb ordularının ittifakı ve Makedonya arasında yapılan savaşta Yunan orduları ağır bir yenilgiye uğrayıp kaçmaya başladı. Yunanlıların klasik hoplitleri, Makedon falankslara asla rakip değildi. Ama ne var ki tüm ordu kaçsa da Teb Birliği askerleri mevzilerini koruyor, geri çekilmiyor ve teker teker ölüyorlardı. 46 tanesi hariç hepsi orada hayatını kaybetti.
Plutarch’ın anlattığına göre savaşın bitiminde araziyi gezen ve phalanxlar tarafından öldürülüp yerde yatan birlik askerlerini gören Philip bu duruma öylesine şaşırdı ve üzüldü ki “Her kim bu insanlardan daha onurlu olduğuna inanıyorsa ölsün” diye bağırdı ve bu kahraman askerlerin anısına öldükleri yere bir aslan heykeli diktirdi. Heykel bugün hala ayakta.
Bir yanıt yazın